Sirküler
No: 116
Mahmut Akman
İş ve Sosyal Güvenlik Danışmanı
09 Mart 2020
Avans; henüz hak edilmemiş bir ücret olup, işçinin ileride yapacağı çalışmaya karşı işverenden isteyeceği ücrettir. İşçinin işverenden avans istemesiyle ilgili olarak, İş Kanununda herhangi bir düzenleme yer almamaktadır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun “Ücretin Ödenmesi – Ödeme Süresi” başlıklı 406’ncı maddesinin son bölümü şu şekilde yer almaktadır:“İşçinin zorunlu ihtiyacının ortaya çıkması halinde ve hakkaniyet gereği ödeyebilecek durumda ise, hizmetiyle orantılı olarak işçiye avans vermek zorundadır” tanımlaması yapılmıştır. Borçlar Kanunu’nun 406’ncı maddesi hükmü dikkate alındığında, işverenin avans verme zorunluluğu üç şarta bağlanmıştır:
A- İşçinin Zorunlu İhtiyacı Olmalı: İşverenin işçiye karşı avans verme yükümlülüğü, “işçinin zorunlu ihtiyacının ortaya çıkması haliyle” sınırlandırılmıştır. Kanunda zorunlu ihtiyaçların neler olduğu belirtilmemiş, madde gerekçesinde de ortaya çıkabilecek zorunlu ihtiyaçların hangileri olduğu ifade edilmemiştir. Diğer hallerde avans ödemek işverenin takdirindedir. İşçinin genel olarak geçim sıkıntısı içinde olması bu hakkı vermez. Ancak, hastalık, icra yoluyla ödeme emri tebliği ve benzeri hallerde işçiye avans ödenmesi gerekecektir. Bireysel ya da toplu iş sözleşmelerinde avans ödemesiyle ilgili işçi yararına düzenlemeler getirilmediği takdirde, zaruret halini ispat yükü işçide olmalıdır. İşçi ve işveren arasında zaruret halinin varlığı noktasında oluşabilecek bir tartışmada işçi bu durumu kanıtlamak zorundadır.
B- İşveren Hakkaniyet Gereği Ödeyebilecek Durumda Bulunmalı: İşverenin işçiye avans ödeyebilecek durumda olması şarttır. Ancak bu şart, ödeyebilme durumu ifadesiyle belirtilmeyip hakkaniyet gereği ödeyebilmek olarak genişletilmiştir. Hakkaniyet, olayın özellikleri ve olaydaki menfaat dengesi göz önünde tutularak o olaya en uygun çözüm yolunu bulmak için araçtır. İşveren, zarar ve sıkıntıya düşmeyecek ise avansı ödemekle yükümlüdür.
C- İşçiye Hizmetiyle Orantılı Ödenmeli: Avans ödemesi ile ilgili bu şart farklı şekilde yorumlanmaktadır. Bir görüşe göre işçiye avans ödenirken işçinin işyerindeki toplam kıdemi göz önünde tutulmalıdır. Örneğin, henüz işe yeni girmiş bir işçinin avans talebi uygun değildir. Yani işçi işe girer girmez hemen avans isterse işveren reddedebilir. İkinci görüşe göre ise bu şart her ay için ayrı ayrı dikkate alınmalıdır ve ancak ay içinde çalıştığı günlerin toplamı kadar avans talep edilebilir. Avans talep ederken her iki görüşünde göz önünde bulundurulması yerinde olacaktır.
Avans ödemelerinin banka hesabına yapılmasının gerekip gerekmediği tartışılması gereken bir konudur. Borçlar Kanunu’nda bu işverenin yükümlülüğü şeklinde ifade edilmiştir. Yargıtay’a göre avans, işçinin henüz ücrete hak kazanmadığı bir dönemde ihtiyacına karşılık işverence yapılan ödemeyi ifade eder ve işçinin zarureti halinde ve işveren açısından zarar ve zorda kalmayı gerektirmeyen bir durumda avans ödemesi, zorunlu bir hal olarak yasada düzenlenmiştir. Bu durumda avans da ücretten başka bir şey değildir. Bu nedenle banka hesabına ücret ödeme zorunluluğu olan işyerleri bakımından, avans ödeme borcunun da bankaya ödeme yoluyla yerine getirilmesi gerekir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun “Ücretin Tarifi” başlıklı 61. maddesinde ücret; ”işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir. Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.” hükmü de yer almaktadır. Bu düzenlemeye göre, Gelir Vergisi Kanun’u açısından personele verilen avans, ücret olarak değerlendirilmektedir. Gelir ve Damga Vergisi mevzuatı dikkate alındığında avans ödemesinden gelir ve damga vergisi kesintilerin yapılması gerektiği, 5510 sayılı Kanun açısından ise, hak edilmemiş bir ücret olması bakımından prime tabi tutulmayacağı sonucuna ulaşılmaktadır. Sosyal Güvenlik Mevzuatına göre, avans ödemesi sırasında prim kesilmeyecek, avansın mahsup edilmesi halinde de hak edilen ücret tutarı üzerinden prim hesaplanacaktır.