Mahmut Akman
İş ve Sosyal Güvenlik Danışmanı
09 Ekim 2022
Sirküler No: 661
Konuyu Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin bir kararı ile (Esas: 2015/24643, Karar: 2015/35812, Tarih:
17.12.2015) açıklayalım.
İş sözleşmesinin geçerli neden olmadan davalı işveren tarafından feshedildiğini belirten davacı
işçi, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece davacının
işveren vekili sayılamayacağı tespitinde bulunularak iş sözleşmesinin geçersiz nedenle
feshedildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
4857 sayılı İş Kanunu'nun 18. maddesi uyarınca işçinin iş güvencesi hükümlerinden
yararlanabilmesi işçinin işletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekili ve yardımcıları
veya işyerinin bütününü sevk ve idare eden ve işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan
işveren vekili konumunda bulunmaması gerekir.
İş güvencesinden yararlanamayacak işveren vekilleri her şeyden önce, işletmenin bütününü
sevk ve idare eden işveren vekilleri ile yardımcıları olduğuna göre, işletmenin tümünü yöneten
genel müdürler ile yardımcıları iş güvencesi hükümlerinden yararlanamayacaktır. Ancak
belirtelim ki, işyerinde genel müdür veya genel müdür yardımcısı unvanının kullanılması tek
başına iş güvencesi kapsamı dışında bulunma sonucunu doğurmaz. Önemli olan, kendisine
temsil yetkisi verilip verilmediği ve işletmenin bütününü yönetip yönetmediğidir; bu hususta
görev tanımı ve konumuna bakmak gerekir.
İş güvencesinden yararlanamayacak işveren vekillerinin ikinci grubunu, işletmenin değil de
işyerinin bütününü yöneten ve işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan işveren
vekilleridir. Buna göre, işletmenin bütününü sevk ve idare edenler, başka bir şart aranmaksızın
işveren vekili sayılırken; işletmenin değil de işyerinin bütününü sevk ve idare edenlerin 18’nci
madde anlamında işveren vekili sayılabilmesi için ilave olarak, işçiyi işe alma ve işten çıkarma
yetkisini haiz olması şartı aranır. İşyerinin tümünü sevk ve idare ile işçiyi işe alma ve işten
çıkarma yetkisi katlanmış olarak, birlikte aranır. Bu işyeri işletmeye bağlı bir işyeri de olabilir.
Dolayısıyla bir banka şubesi müdürü ile fabrika müdürü, işyerini sevk ve idare etmekle beraber,
özgür iradesi ile işçi alma ve işten çıkarma yetkisi yoksa İş Kanunu’nun 18’nci maddesi
anlamında işveren vekili sayılmaz. İş güvencesinden yararlanır. Aynı şekilde, işe alma ve işten
çıkarma yetkisi bulunan insan kaynakları müdürü ile personel müdürü, işyerinin tümünü
yönetmediğinden iş güvencesi hükümlerinden yararlanabilecektir. Ancak işletmeye bağlı bir
işyerinde, bu işyerinin tümünü sevk ve idare eden, ayrıca işe alma ve işten çıkarma yetkisi olan
işçi, iş güvencesi hükümlerinden yararlanamaz. Dairemizin uygulaması da bu yöndedir.
(26.05.2008 gün ve 2007/35929 Esas, 2008/12484 Karar sayılı ilamımız).
Dosya içeriğine göre; davacının istihdam edildiği davalı Şirketin yurtdışı bağlantılı bir şirket
olduğu ve Türkiye içinde de işletme düzeyinde faaliyette bulunduğu anlaşılmaktadır. Davalı
işyerinin işletme düzeyinde olması ve davacının işletme düzeyinde bu işyerinde genel
müdürü sıfatı ile işveren vekili olması nedeniyle işe alım çıkarma yetkisinin olmasına
gerek yoktur. İşveren vekili olan davacının iş güvencesi hükümlerinden yararlanma
olanağı yoktur.