Mahmut Akman
İş ve Sosyal Güvenlik Danışmanı
19 Aralık 2022

Sirküler No: 704


Sirküler konumuzu uygulamalı bir yargı kararıyla belirtmek uygun olur.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin (Esas: 2022/5108, Karar: 2022/5662, Tarih: 09.05.2022) kararında;
Davacı vekili dava dilekçesinde; özetle davacı asıl tarafından 17.03.2017 tarihinde davalı Müdürlük
aleyhine işçilik alacakları talepli dava açılması üzerine davalı işverence haksız şekilde tayin işlemi
gerçekleştirildiğini, yapılan haksız tayin işlemine yönelik olarak idari yargıda dava açılmış ise de davanın
görev yönünden reddine karar verildiğini ileri sürerek davacının Kemer Orman İşletme Müdürlüğünden
Nazilli Orman İşletme Müdürlüğü emrine kadrosuyla birlikte naklen tayinine ilişkin 19.04.2017 tarihli
işlemin iptalini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; özetle 19.04.2017 tarihli devamlı görevlendirme idari işlemi ile
davacının … İli Seydikemer Orman İşletme Müdürlüğü işyerinden … İli Nazilli Orman İşletme
Müdürlüğüne görevlendirildiğini, görevlendirmenin davacının daha önce açmış olduğu işçilik alacağı
talepli dava sebebiyle yapılmış olmayıp mal ve hizmet üretimi gerekliliğinden kaynaklandığını, davacının
işyeri çalışma koşullarını kendi arzusu doğrultusunda düzenleme talebinin davalı Kurumun mal ve hizmet
üretimi gerekleri ile bağdaşmadığını, davanın zamanaşımına tabi olduğunu savunarak davanın reddini
istemiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 01.02.2012 tarihli ve 2011/10-642 Esas, 2012/38 Karar sayılı kararında” … Davacının hukuki ilişkinin derhal tespitinde menfaatinin (hukuki yararının) varlığı için öncelikle,
davacının bir hakkı veya hukuki durumu güncel (hâlihazır) ve ciddi bir tehditle karşı karşıya olması
gerekir. Bu tehdit çoğunlukla davalının davranışları ile ortaya çıkar. Bu tehdidin davacı için bir tehlike
oluşturabilmesi, bu tehdit nedeniyle, davacının hukuki durumunun tereddüt içinde olmasına ve bu
hususun, davacıya zarar verebilecek nitelikte bulunmasına bağlıdır. …” şeklinde sonuca ulaşılmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22.05.2013 tarihli ve 2013/22-561 Esas, 2013/733 Karar sayılı
kararında “… Davacının bir hakkı veya hukuki durumu güncel bir tehlike ile tehdit edilmiş olmalı; bu tehdit
nedeniyle, davacının hukuki durumu tereddüt içinde olmalı ve bu husus davacıya zarar verebilecek
nitelikte bulunmalı; yalnız kesin hüküm etkisine sahip olup, cebri icraya yetki vermeyen tespit hükmü, bu
tehlikeyi ortadan kaldırmaya elverişli olmalıdır. Davacının tespit davası ile istediği hukuki koruma diğer
dava çeşitlerinden birisi ile sağlanabiliyorsa, o zaman davacının tespit davası açmakta hukuki yararı
yoktur. Bu şartların bulunmaması halinde tespit davası dinlenmez, davanın usulden (dava şartı
yokluğundan) reddi gerekir. …” denilmiştir.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 25.02.2021 tarihli ve 2021/667 Esas, 2021/5102 Karar sayılı kararının ilgili
bölümü şöyledir “…Dairemizin yerleşik hale gelen içtihatları uyarınca; nakil işleminin iptaline ilişkin açılan
bir davada işlemin iptaline karar verilemez ise de, hukuka aykırı olup olmadığı değerlendirilerek
sonucuna göre hukuka aykırılığın tespitine karar verilmesi mümkündür. Ne var ki; somut uyuşmazlıkta,
davacının İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama esnasında emekli olduğu görülmektedir. İleride
açılması muhtemel herhangi bir davada; gerektiğinde, nakil işleminin hukuka aykırı olup olmadığının
değerlendirilmesine engel bir durum olmadığı ve emekli olan işçinin nakil işleminin iptali isteminde güncel
ve hukuki bir yarar kalmadığı anlaşılmakla davanın bu gerekçe ile usulden reddine karar verilmesi
gerekirken yanılgılı değerlendirme ile işin esasına girilerek hukuka aykırılığın tespitine karar verilmesi
hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. …”

Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 28.10.2021 tarihli ve 2020/6508 Esas ve 2020/13903 Karar sayılı kararının
konuya ilişkin bölümü şöyledir: “…Kapsam dışı personel statüsünde olan davacı işçinin görev yerinin
değiştirilmesine ilişkin işleme yazılı onayı yoksa da naklen atandığı yerde çalışmaya başlaması ve dava
tarihine kadar aradan geçen zaman dikkate alındığında; yer değişikliğine davranışlarıyla zımnen rıza
gösterdiği sonucuna varılmakla, davacının 4857 sayılı İş Kanunu’nun 22. maddesi gereğince şekil
eksikliğini ileri sürmesinin dürüstlük kurallarına aykırı olduğu anlaşılmakla;…”
Yukarıda Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme ile İlgili Hukuk başlıkları altında yer verilen uyuşmazlık,
mevzuat ve yargısal içtihatlara göre nakil işleminin iptaline ilişkin açılan bir davada, işlemin iptaline karar
verilemez ise de hukuki yararın varlığı durumunda işlemin hukuka aykırı olup olmadığı değerlendirilerek
sonucuna göre hukuka aykırılığın tespitine karar verilmesi mümkündür.
Somut uyuşmazlık bakımından davacının güncel bir hukuki yararının bulunup bulunmadığı
değerlendirilerek oluşacak sonuca göre işin esasına yönelik inceleme yapılması ve bundan sonra dava
hakkında bir karar verilmesi gerekirken işlemin iptalinin istenemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine
karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Karara göre; işçinin işverenin başka bir ildeki işyerine görevlendirilmesi ve/veya nakledilmesi işleminde,
işlemin hukuka aykırı olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre hukuka aykırılığın tespitine karar
verilmesi mümkündür.

Duyuru listesine üye ol!

Proventus Sirküler ile sosyal güvenlik mevzuatı ile vergi mevzuatına ilişkin tüm değişikliklerden haberdar olun.

Invalid email address
Proventus Danışmanlık Limited Şirketi, e-posta adresinizi üçüncü kişi ya da kuruluşlar ile paylaşmayacağını ve amacı dışında kullanmayacağını taahhüt eder.